Ana içeriğe atla
                                                              Eğlence  Kültürü
İnsanların boş vakitlerini geçirmek için keyifle yaptıkları faaliyetlere eğlence diyoruz.Eğlence faaliyetleri insanda bir rahatlama ve gevşeme yaratır.Eğlenmek için çeşitli faaliyetlerde bulunuruz.Bunlardan bazıları şunlardır.Oyun,sinema,okuma-yazma,müzik,resim,karikatür,fıkra, tiyatro,dans,komedi gibi aktiviteler.
Eğlenme aktivitelerinin kimini bireysel icra ederiz,kimini topluca her ne şekilde yaparsak yapalım,bizlere keyif vermelidir.Eğlenceden sonra vücutta bir rahatlama yaşanmalıdır.Yalnız bir duruma dikkat çekmek istiyorum.Toplum olarak kadınlı erkekli eğlencelere yatkın değiliz.Örneğin ;erkekler kahvehane,lokal,stadyum,birahane,meyhane,halı saha,gibi yerlerde aileden ayrı eğlenmeyi tercih ederler.Bayanlar ise kendi aralarında evlerde ya da dışarıdaki mekanlarda kadın kadına eğlenmeyi tercih ediyorlar,ve ya yönlendiriliyorlar.Bu durum eğlence mekanlarına bir zarafet katmadığı gibi ortamları kabalaştırıyor.Şimdi kiminiz derki birey olarak yalnız başına eğlenilmez mi? Elbette eğlenilir.Ve eğlenilmelidir de.Fakat bu eğlence şekli yılın bütün zamanlarını kapsadı mı?Eğlence kadına ayrı erkeğe ayrı yer ve zamanlara taşınıyor.
Günümüzde eğlenceyi insanlara ulaştırmak için eğlence sektörü oluşmuş durumda.Çeşitli şekillerde , güzel eğlence mekanları oluşturmuşlar.İş bizlere düşüyor.Bu mekanlara ailece gidip eğlenmek.Ve o mekanlara kadın elini değdirerek,eğlenceye bir kalite katmakta.Aynı zamanda kadının inceliği  eğlence mekanlarındaki o külhan beyi tavırlarında yok olmasını sağlayacaktır.Bakınız maçlara stadyumlarda söylenen küfürlere bir dikkat çekelim.Eğer küfür edenler o mekanlara ailece gelirlerse eğlencenin şekli ve estetiği değişecektir.
Yaptığımız eğlence  bizleri eğlendirir,neşelendirir,rahatlatır.Günde en az bir defa olsun gülmeliyiz,sevinmesini ve eğlenmesini bilenler başkalarına acı vermekten itina ederler.Spinoza’nın dediği gibi,”şen adam güneş gibidir,girdiği yeri aydınlatmış olur.”Her günümüzden, eğlencenin eksik olmaması dileği ile hep beraber eğlenceye.10.05.2015

                                                                                                         Celal yıldırım

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Çalışanları Aydın’da anjiyoğrafi olmam gerektiği tarafıma bildirildi.Bunun üzerine Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalında Sayın Prof.Özer Badak Hocamız ile irtibata geçtik.Hocamız 29.06.2015 pazartesi günü servise yatışımı yaptı.Ertesi gün Prof.Özer Badak ve ekibi başarılı bir şekilde anjiyografimi yaptılar.Serviste bir  gün süre ile kaldım.Başta Hocamız ve ekip arkadaşları olmak üzere,asisitanlar,hemşireler,personeller gerekli ilgi ve alakayı hastalara gösteriyorlardı.Görev bilinciyle hareket ediyorlardı. Yapılan anjiyografinin sonucunda,pekte istenmeyen bir sonuç çıktı.Kalbi besleyen damarlardan üç tanesi (ikisi 0/0  100, biri 0/0  80)tıkalıydı.Hocamız sonuçları değerlendirdi.By pass olmam gerektiğini söyledi. Bu kez Kalp Damar Cerrahisinden Prof.Dr.Şevket Baran Uğurlu Hocamız ile görüştük.Bir hafta sonrasına ameliyat gününü verdi.Hiç beklenmedik bir sonuçla karşı karşıyaydım.Çok da yapılacak bir seçene...
                                                                 Okulların Mimarisi  Hep merak etmişimdir.Okulların projelerini çizen mimarlar ve o projeleri hayata geçiren mühendisler,bitirdikleri bu binalarda eğitim yapılırken, yapılan binadan kaynaklı ne tür zorluklar yaşandığını biliyorlar mı? Acaba Milli Eğitim Bakanlığı tek proje üzerinde ısrarcı mı oluyor?.Bilmiyorum.Bu projelerin arsa üzerine oturtulmasında şehirlerin,iklim,rüzgar,eğitim döneminde binadan yararlanılan güneşli  gün sayısı dikkate alınmaz mı?Binalarda  sosyal donatılar yeterince düşünülmez mi?  Her şehrin güneşten etkilenmesi farklıdır.Mesela Aydın ili Nisan ayından itibaren çok sıcak alır.Bana göre okul binası...
Kalp Ağrısı Yürekte yangın var ,damarda kan yürümez. Damar neşter yedi mi kanar da kanar. Nasılda yanar yaralar nasıl? Sızılar dinmez, geceler sabah olmaz. Uyanırım penceremde İzmir  Dağları,çam kokusu. Odamda hemşireler,doktorlar hastaları gezer, Her birinden ayrı ayrı çare beklersin. Özveri ile çalışırlar, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi çalışanları. Yaralar söz dinlemez,gününü bekler. Sabırla düzelir kesilen yaralar. Umut kapıyı çalar,sağlık yüreği yoklar. Damarda kan akarda akar.                21.07.2015    Celal Yıldırım